28.12.2010

Organik tarım nedir?


Doğayla uyum içerisinde, doğanın bir parçası olarak yaşamak yerine ona egemen olmaya çalışan, doğal kaynakları sanki hiç tükenmeyecekmiş gibi har vurup harman savuran, doğaya sanki düşmanmış gibi davranan bir sistem içerisinde yaşıyoruz. Dünyanın her yerinde karşımıza çıkan çevre kirliliği, küresel ısınma, nesli tükenen canlılar ve giderek azalan doğal kaynaklar doğal dengenin iyice bozulmuş olduğuna işaret ediyor. Doğanın bir parçası olduğunu ve onunla karşılıklı etkileşim içerisinde olduğunu unutan insanlık, şimdi bu unutkanlığın bedelini bozulan bedensel ve ruhsal sağlığıyla ödüyor. OECD’nin (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) verilerine göre küresel ısınmanın %20’si ve kuş türlerindeki azalmanın %50’si endüstriyel tarımda kullanılan kimyasallardan kaynaklanıyor.

Pekiyi, gelecek kuşaklara daha sağlıklı, daha insanca bir dünya bırakmak için ne yapmalıyız? İnsan doğasına daha uygun, doğal dengeyi hiçe saymayan bir tarımsal üretim modelini hayata geçirmek mümkün mü? Bütün bu soruların yanıtı organik tarımda.

"Ekolojik", "biyolojik" gibi adlarla da anılan organik tarım; kısaca doğal kaynakların bozulmadan, sürdürülebilir biçimde kullanılmasını sağlamak, daha sağlıklı bir çevrede daha sağlıklı gıdalar üretmek amacıyla uygulanan tarım şekli. Organik tarım, kullandığı doğayla uyumlu teknikler ve doğada çözünebilen, zehirli etkiler yapmayan gübre, ilaç vb. maddeler sayesinde kırsal alanda bulunan toprak, su, orman ve mera gibi doğal kaynaklar ve bunların üzerinde yaşayan canlıların varlığını sürdürebilmesini mümkün kılıyor. Ayrıca, topraktaki biyolojik hareketi, dönüşümü ve çeşitliliği koruyan bir tarımsal model kullandığı için çevrenin sağlığını da korumuş ve zenginleştirmiş oluyor.


Uluslararası Organik Tarım Federasyonu (IFOAM) organik tarımın temel felsefesini dört ilkeyle açıklıyor: Sağlık, ekoloji, gıda güvenliği ve sürdürülebilir gelişme. Tarım alanında ekonomik büyüme ve gelişmenin doğaya olumsuz etkilerde bulunmadan sürdürülebilmesi, sağlıklı ve güvenli gıdanın üretilebilmesi ve üretim yapılan çevredeki insanların ve diğer canlıların sağlığının korunabilmesi konvansiyonel tarım metodlarıyla mümkün değil. Tüm bunları birarada sağlayabilmek için organik tarım şart.

Sentetik kimyasallar yerine doğayla uyumlu maddeler
Organik tarımda kimyasallar ve sentetik gübreler yerine organik gübreler ve yeşil gübreleme kullanılıyor. Topraktan birbirinden farklı maddeler alan bitkilerin nöbetleşe ekilmesi yoluyla toprağın korunması ve beslenmesi sağlanıyor. Hastalık ve zararlılara karşı tuzaklar ve sarımsak, arap sabunu gibi doğal maddeler kullanılıyor. Ayrıca zararlı böceklerle doğal düşmanlarından yararlanılarak mücadele etme yöntemleri geliştirilmiş durumda.

Yiyeceklerin eski tadı niye yok?
Monokültür (yani tek tip bitki ekimi) yerine polikültür (yani pek çok türün birarada ekimi) kullanan organik tarımcılar, tarımsal biyoçeşitliliği korumaya özel bir önem veriyor. Domates, salatalık vb. birçok sebzede eski tadı bulamamamızın nedeni aslında monokültür. Örneğin kabuğunun kalınlığından dolayı nakliyeye daha uygun olan domates çeşidi piyasada daha çok rağbet görüyor. Bu durum, lezzeti çok daha iyi olan ancak kabuğu taşımaya gelemeyecek kadar ince olduğu için tercih edilmeyen yerel bazı türlerin yavaş yavaş piyasadan silinmesine yol açıyor. Organik tarım, bu tür yerel bitki çeşitlerinin öncelikli olarak kullanılmasını tercih ettiği için yalnızca belli bölgelerde yetişen kimi bitki çeşitleri piyasanın vahşi taleplerine kurban edilmiyor, ayrıca damak tadımız da korunmuş oluyor.