16.12.2010

Küresel ısınma


Birer birer kurumakta olan sulak alanlar, bir türlü kış uykusuna yatamayan ayılar... Bu tür haberler son zamanlarda sık sık karşımıza çıkıyor. 15-20 yıldır yaşamakta olduğumuz küresel ısınmanın sonuçlarını görüyoruz.
"Küresel ısınma" sözü yalnızca mevsimlerin daha sıcak geçmesi anlamına gelmiyor. İklim değişikliğinden kaynaklanan dengesizlikler yaşamımızı altüst edecek sonuçlara yol açabiliyor. İklim dengesizliklerinin yarattığı zincirleme etkiler nedeniyle seller, kuraklık hatta bazı durumlarda kışların sert geçmesi gibi durumlar ortaya çıkabiliyor. Dünyanın birçok bölgesinde iklim değişikliğinden kaynaklanan felaketler yaşanmaya başladı bile.
Türkiye küresel ısınmadan en fazla etkilenecek ülkelerden biri. İklim değişikliğinin ülkemizde kuraklaşmaya yol açacağı, tarımsal alanda ciddi sorunlara neden olacağı tahmin ediliyor.

Ülkemiz enerjinin en verimsiz kullanıldığı ülkeler arasında. Ulaşımda toplu taşımanın ihmal edilmesi, petrol bağımlılığına neden olan karayolu taşımacılığının ulaşımda %91’lik paya sahip olması, petrokimya, çimento, demir-çelik gibi atmosferi kirletmede en yüksek paya sahip olan sanayi tesislerindeki artış gibi nedenler de ülkemizin küresel iklim değişikliğine katkıda bulunmasını sağlayan önemli faktörler arasında.
Neden ısınıyoruz?
Küresel ısınmanın en önemli nedeni, karbondioksit, halokarbonlar, kloroflorokarbon, metan, azot oksitleri gibi maddelerin atmosferde birikerek bir çeşit sera etkisine yol açmaları, bu yüzden bu maddelere sera gazları adı veriliyor. Sera gazlarının atmosfere salınmasına yol açan nedenlerden en önemlisi fosil yakıtların, yani petrol ve türevleri, doğalgaz, kömür gibi yakıtların ulaşımda ve sanayide kullanılması. Ayrıca spreylerde kullanılan püskürtücü gazlar ve soğutucu aletlerde kullanılan bazı gazlar sera gazlarının artışında en önemli paya sahip olan nedenler arasında. Tarımda kullanılan bazı kimyasallar ve azot içeren gübreler de iklim değişikliğinin sorumluları arasında. Küresel ısınmadan %80 oranında fosil yakıtlar, %15 oranında sanayi üretim prosesleri, %5 oranında da endüstriyel tarımsal üretim sorumlu.
Ne gibi sorunlar yaşanacak?
Son 15-20 yıldır yaşanan iklimsel değişiklikler önemli bir eşiğin aşıldığını, ciddi sorunlarla yüzleşmek zorunda kalacağımızı gösteriyor. Son yaşanan yaşanan örnekleri saymak gerekirse; birkaç yılda bir içinde bulunduğumuz yıl "en sıcak yıl" olarak tanımlanıyor, dünyanın en sulak bölgelerinden biri olan Amazon’da dahi kuraklaşma yaşanıyor, Sibirya bölgesinde bulunan tundralarda erime başladı, kutup bölgelerindeki buzullar her geçen yıl biraz daha fazla miktarda eriyor. Sorun yalnızca ısınma değil, küresel ısınmayla birlikte bazı iklim dengesizlikleri de ortaya çıkıyor. Bilim insanları iklim değişikliği ile birlikte ortaya çıkacak dengesizlikleri tahmin etmekte zorlanıyorlar, ancak yaklaşık 10 yıl sonra çevre felaketleri açısından büyük sorunlarla karşı karşıya kalabileceğimiz konusunda hemfikirler. İklim değişikliğinin getirdiği bazı sorunlar şimdiden kapımızı çalmaya başladı, bir yandan kuraklıkla mücadele ederken, diğer yandan aşırı yağışlar, seller, fırtına ve kasırgalar vb. sorunlar yaşanabiliyor. Doğal afetler başladığında, Bangladeş, Nil Deltası ve Hollanda’nın seller altında kalacağı tahmin ediliyor. Ayrıca dünyadaki tüm arazilerin %30’u çölleşme tehdidi ile karşı karşıya.
Küresel ısınmanın yalnızca doğal afetlere değil, büyük sosyal sorunlara da yol açması bekleniyor. Kasırga, seller vb. olaylar nedeniyle kitlesel göçlerin yaşanması, kuraklaşma, aşırı yağış gibi olaylar sonucunda ortaya çıkacak tarımsal sorunlar nedeniyle özellikle yoksul ülkelerde açlığın ortaya çıkması, temiz suya ulaşmada sorunlar yaşanması olasılıklar arasında. Dünyada daha şimdiden sözü edilen sorunlarla boğuşmakta olan bölgeler var, ileride ortaya çıkacak sorunlardan 3 milyar civarinda insanın, yani dünya nüfusunun yaklaşık yarısının etkileneceği tahmin ediliyor.